AKUPUNKTUR – Gerçek mi ? Efsane
mi? Alternatif mi? Tıbbın kendisi mi?
Akupunktur, bildiğimiz üzere uzak
doğu kökenli bir iğneleme tekniğidir. Aku, iğne, punktur ise batırma anlamına
gelir. Vücuttaki bazı noktalara , iğne batırarak uyarı verilip, hastalıklar iyileştirilmeye
çalışılır. Akupunktur uygulamasında çoğu zaman iğne kullanılmakla birlikte
bazen de iğne yerine, parmakla basınç, lazer ve ısı gibi yöntemler de
kullanılmaktadır.
Peki akupunktur nasıl etki eder?
Geleneksel akupunkturu
savunanlar, vücutta bazı enerji kanallarının olduğunu ve bu enerji kanallarında
yer alan özel akupunktur noktalarının uyarılması gerektiğini savunurlar. Ancak
şimdiye kadar, bu tür enerji kanallarının varlığına dair herhangi bir kanıt
bulunamamıştır. Bu yüzden enerji kanalları teorisi halen bir akupunktur
efsanesidir.
Çağdaş tıp yaklaşımına göre ise,
akupunktur, sinir sistemini uyarıcı ya da baskılayıcı bir etkiye sahiptir.
Bununla ilgili yapılan bir deneyde, deney hayvanının kulak siniri alındıktan sonra
uygulanan kulak akupunkturunda, beyinde
hiçbir aktivite gözlenmemiştir. Yani kulak
siniri yoksa , kulak akupunkturu hiçbir işe yaramayacaktır. Peki
akupunktur sinirlere nasıl etki eder. Sadece iğne değil, vücudumuza dışarıdan
gelen her türlü uyarı, sinir sistemimizin az ya da çok tepki vermesine neden olur. Hatırlayın
çocukluğumuzda, hasta olduğumuzda annemizin o sıcak ve yumuşak elleri baş ağrımızı
ya da karın ağrımızı nasıl geçirirdi. İğne de benzer bir etki ile sinir
sistemimizi uyararak bazı değişikliklere neden olmaktadır. Bu değişikliklerden
bazıları; serotonin, melotonin gibi hormonların salınımının artması, kortizol
salınımın artması ya da baskılanması, sinirlerdeki ağrı iletim kanallarının
kapanması, gereksiz ve aşırı sinir uyarılmasının azalarak kas gevşemesinin
sağlanması.
Akupunktur hangi hastalıklarda
etkilidir?
Akupunktur üzerine birçok bilimsel
araştırma yapılmış olup, bazı hastalıklarda etkili olduğu, bazılarında ise
sadece yardımcı olabileceği gösterilmiştir. Etkili olduğu hastalıkların başında
migren, gerilim tipi baş ağrısı, tetik
nokta rahatsızlığı, fibromiyalji, mekanik kökenli bel ve boyun ağrıları gelmektedir.
Direkt olmasa da dolaylı olarak ve esas tedaviye destek olarak kullanıldığı alanlar
ise, iltihaplı romatizmalar, bel ve boyun fıtıkları, stress, depresyon, obezite sayılabilir.
Gerçekten de bizim tecrübelerimiz
de gösterdi ki, migren ve gerilim tipi baş ağrılarının tedavisinde; özellikle
de akut migren krizlerinin tedavisinde oldukça hızlı ve dramatik olumlu
sonuçlar alınabilmektedir. Tetik nokta ( kulunç ) ağrısında ise, iğneyi tetik
noktanın içine batırmak tedavinin en önemli basamağıdır.
İltihaplı romatizmalar üzerine
yapılan çalışmalarda ise, akupunkturun eklem sertliği ve ağrı üzerine olumlu
etkileri gösterilmiş olup, hastalığın ilerlemesini durdurmaya yönelik bir
etkisi bulunmamıştır. İltihaplı eklem romatizmalarının tedavisinde halen,
hastalığın gidişatını durduran ilaç tedavileri en etkili seçenektir.
Astım ve benzeri akciğer
hastalıklarının tedavisinde akupunkturun tedavi edici etkisi pek olası değildir.
Bazı hastalar bu konuda akupunkturdan fayda gördüklerini söylese de bu
hastaların esasen, astım hastası değil de, muhtemel panik bozukluk ve benzeri
bir rahatsızlığa bağlı gelişen nefes darlığı ya da hava açlığı çeken hastalar
olduğu görüşü hakimdir. Zira, maalesef hekimlerin yoğun çalışma koşullarında
bazı panik atak hastaları uzun yıllar astım ve astım benzeri teşhis ile tedavi
edilmişlerdir.

Özetle;
Akupunktur, her derde deva olmasa
da, bazı hastalıklarda, doğru hastada uygulandığında son derece yüz güldürücü
olan bilimsel bir tedavi yöntemidir.
Yeter ki, kas iskelet sistemi ve sinir sistemini çok iyi derecede bilen
bilinçli hekimler tarafından yapılsın.
Saygılarımla
Uzm Dr Ahmet SÜMEN
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon /
EMG
Ağrı Tedavisi
Akupunktur